Sayfa 271:
Bargello Müzesi ve Badia Kulesi
"Başını kaldıran Langdon, sağ taraftaki Bargello Müzesi'nin taş cephesinin önünden geçtiklerini gördü. Bunun arkasındaki Badia Kulesi, etrafındaki binaların tepesinden yükseliyordu."
Sayfa 272:
".... insanların 21 yaşında intihar etmeyi kabul ettiği bir geleceği anlatan 1967'de yazılmış Logan'ın Kaçışı isimli roman....... Logan'ın Kaçışı film versiyonunda, seyircinin sekiz ila yürmi beş yaş aralığına düşeceği kaygısıyla, "ölüm yaşı" yirmi birden otuza yükseltilmişti."
Film Vikipedi'de şöyle anlatılıyor:
Logan's Run (Logan'ın Kaçışı) Michael Anderson'ın, William F. Nolan ve George Clayton Johnson'ın romanından sinemaya uyarladığı filmidir. Logan's Run, insanların en fazla 30 yaşlarına kadar yaşamalarına izin verilen, 23. yüzyılda geçen bir ütopyayı anlatır. Genç ve verimli insanların yaşadığı, çalıştığı ve eğlendiği bu modern toplum, H. G. Wells'in 'mikro-dünya'larına bir göndermede bulunur. Kendi içine kapanık, kendi suyunu ve havasını üreten bir kentin insanları vardır filmde. Bu insanlar dünya üzerinde çok küçük bir alan içinde yaşayıp, kendilerini çevreleyen şehir sınırları dışına çıkmamaktadırlar. Sınırları aşmak yasalara göre suç sayılmaktadır. Yasalara göre dışarıda (mikro-dünyanın ötesinde) günah, suç, ilkellik vardır.
Filmin afişi ise şu:
Bu da kitap hali:
Sayfa 273:
Via Dante Alighieri
"Burası ara sokağa daha çok bezniyordu. Yukarıdaki tabelada şöyle yazıyordu. Via Dante Alighieri"
Sayfa 276:
Dante'nin Evi (Müze) - Museo Casa di Dante
"Via Santa Margherita'nın üzerindeki Casa di Dante, taş cephenin yarısından yola kadar sarkan büyük Museo Casa di Dante pankartıyla kolaylıkla far edilir."
"Dante'nin evine mi gidiyoruz?
Pek Sayılmaz, Dante'nin evi sokağın köşesindeydi... Burası daha çok Dante Müzesi"
Dante ile ilgili ünlü eserlerin reprodüksiyonları bu evin içinde sergilenmektedir.
Sayfa 276:
İlahi Komedya Posterleri
"Üzerinde mikroskobik harflerle Dante'nin İlahi Komedyası'nın tüm metninin yazılı olduğu kocaman posterler sattıkları bir hediyelik eşya dükkanı olduğunu biliyorum."
Sayfa 281:
"Dante Kilisesi olarak bilinen La Chiesa di Santa Margherita dei Cerchi ibadethanesi, bir kiliseden çok şapeldi. Minik tek odalı ibadethane, Dante hayranlarının büyük şairin hayatındaki iki önemli anın vuku bulduğu, bu nedenle Kutsal Toprak olarak gördükleri popüler bir yerdi."
Not: Cümleye kaldığı yerden devam edeceğim ama kiliseyle ilgili ilerleyen satırlarda bir ayrıntı daha vardı onu da buraya arada yeri gelmişken ekliyorum. Çünkü yazıyla resim gerçekten birbirini tamamlıyor
"Daha dar bir sokağa -Via Del Presto- girdiklerinde Langdon kapıları incelemeye başladı. Kilisenin girişini bulmak her zaman zordu, çünkü iki binanın arasında kalan yapı çok küçük ve gösterişsizdi. İnsan hiç farketmeden yanından geçip gidebilirdi. Tuhaf bir şekilde bu kiliseyi gözleri değil de kulakları kullanarak bulmak daha kolaydı.
La Chiesa di Santa Margherita dei Cerchi'nin tuhaflıklarından biri de burada sık sık konserler verilmesiydi ve kilise, konser olmadığında ziyaretçilerinin müzik dinleme zevkinden mahrum kalmamaları için konserlerin kayıtlarını yayınlıyordu."
Şimdi cümleye kaldığım yerden devam ediyorum.
"Günümüze kadar gelen bilgilere göre Dante, ilk görüşte aşık olduğu ve hayatı boyunca sevdiği Beatrice Portinari'yi ilk kez dokuz yaşındayken bu kilisede görmüştü. Ne yazık ki, Beatrice başka bir adamla evlenmiş ve sonra yirmi dört yaşında gençliğinin baharında ölmüştü."
Bu Beatrice ve Dante, La Chiesa di Santa Margherita dei Cerchi'nin önündeler. Resim kilisenin içinde sergilenen resimlerden bir tanesi..
Bu resim, Beatrice'in düğününe ait.. Resmin adı "Matrimonio di Beatrice Portinari" Raffealo Sorbi tarafından yapılmış. Resimdeki kırmızı kıyafetli kişi ise Dante'nin ta kendisi... Kilise yine aynı kilise; La Chiesa di Santa Margherita dei Cerchi
"Dante yıllar sonra bu kilisede büyük yazar ve şair Boccaccio'nun gözüyle bile onun için kötü bir eş seçimi olan Gemma Donati ile evlenmişti. Çift çocukları olduğu halde birbirlerine fazla sevgi göstermemiş ve Dante'nin sürgününden sonra her ikisi de birbirini görmeye pek hevesli olmamıştı."
Bu resim de Gemma Donati'nin resmi..
"Dantenin meşhur şiir kitabı Yeni Hayat "Kutsal Beatrice" hakkında övgü dolu mısralarla doludur. Daha felsefi olan İlahi Komedya ise Beatrice'i cennette Dante'ye yol gösteren kurtarıcı olarak gösterir. Dante her iki eserinde de ulaşılmaz kadınına olan özlemini dile getirir."
Yeni Hayat ya da orjinal ismiyle Vita Nuova
Sayfa 282:
"Günümüzde Dante Kilisesi karşılıksız aşk acısı çeken kırık kalplerin tapınağı haline gelmiştir. Genç Beatrice'in kabri de kilisenin içindedir ve sade mezarı şairin hayranları ve onun gibi kederli aşıklar için bir hac haline gelmiştir.
Beatrice öldüğünde Dante'nin gördüğü rüyanın resmi... - Dante's Dream at the Time of the Death of Beatrice -
Sayfa 283:
"Langdon içgüdüsel olarak sola dönüp Beatrice Portinari'nin sade kabrine baktı. İnsanların bu kiliseyi ziyaret etmelerinin esas sebebi bu mezardı. Ama kabrin kendisi değil de yanındaki ünlü nesne daha çok ilgilerini çekiyordu.
Hasır bir sepet
O sabah, her zamanki gibi sade hasır sepet Beatrice'in kabrinin yanında duruyordu. Ve o sabah, her zamanki gibi içinde katlanmış kağıt vardı; hepsi ziyaretçilerin Beatrice'e yazdığı mektuplardı.
Beatrice Portinari, talihsiz aşıkların koruyucusuazizi haline gelmişti ve eskiden beri Beatrice'e yazılan dualar, yazana aracılık eder; belki birini onları daha çok sevmeye teşvik eder veya gerçek aşklarını bulmalarına yardımcı olur ya da göçüp gitmiş bir sevgiliyi unutmaları için onlara güç verir umuduyla sepetin içine bırakılıyordu.
Sayfa 290:
Duomo Meydanı, II. Duomo - Santa Maria del Fiore Katedrali (ve tabii Brunelleschi Kubbesi)
"Kompleks yapı sistemiyle bu muazzam meydan eskiden Floransa'nın dini merkeziydi. Günümüzde ise daha çok bir turist merkezi olan alan, tur otobüsleri ve Floransa'nın meşhur katedralinin etrafında toplanan ziyaretçilerle dolup taşıyordu.
Duomo Meydanı, II. Duomo - Santa Maria del Fiore Katedrali (ve tabii Brunelleschi Kubbesi)
"Kompleks yapı sistemiyle bu muazzam meydan eskiden Floransa'nın dini merkeziydi. Günümüzde ise daha çok bir turist merkezi olan alan, tur otobüsleri ve Floransa'nın meşhur katedralinin etrafında toplanan ziyaretçilerle dolup taşıyordu.
Sayfa 291:
Vasari tarafından yapılmış kubbe süslemesi olan Son Hüküm (Last Judgement - Giorgio Vasari)
"II. Duomo ya da resmi adıyla Santa Maria del Fiore Katedrali, Ignazio Busoni'ye takma ismini kazandırmanın yanı sıra Floransa'nın hem manevi hem de yüzyıllar süren dram ve entrika merkezi olmuştu. Binanın değişken geçmişi, Vasari'nin kubbede kullandığı için hor görülen Son Hüküm freski hakkında yapılan uzun ve şiddetli tartışmalardan, kubbeyi bitirmesi için seçtiği mimara kadar hararetli çekişmelere sahne olmuştu."
Vasari tarafından yapılmış kubbe süslemesi olan Son Hüküm (Last Judgement - Giorgio Vasari)
"II. Duomo ya da resmi adıyla Santa Maria del Fiore Katedrali, Ignazio Busoni'ye takma ismini kazandırmanın yanı sıra Floransa'nın hem manevi hem de yüzyıllar süren dram ve entrika merkezi olmuştu. Binanın değişken geçmişi, Vasari'nin kubbede kullandığı için hor görülen Son Hüküm freski hakkında yapılan uzun ve şiddetli tartışmalardan, kubbeyi bitirmesi için seçtiği mimara kadar hararetli çekişmelere sahne olmuştu."
Brunelleschi Kubbesi
Sayfa 291:
Filippo Brunelleschi - Canonici Sarayı
"Zamanın en büyük ressamı olan Filippo Brunelleschi sonunda karlı anlaşmayı yapmış ve kubbeyi tamamlamıştı. Günümüzde, Brunelleschi'nin heykel, Canonici Sarayı'nın dışında oturmuş, şaheserine memnuniyetle bakarken görülebilir.
Sayfa 292:
Giotto'nun Çan Kulesinden geçmiş sayfalarda bahsetmiştik, resmi tekrar eklemiyorum. İsterseniz buradan bakabilirsiniz.
Döneceğim oraya, vaftiz kurnamda
Defne yapraklı taç giyeceğim başıma
DANTE / İLAHİ KOMEDYA
Sayfa 292:
San Giovanni Vaftizhanesi
"Katedral gibi çok renkli taşlar ve çizgili gömme sütunlarla süslenmiş vaftizhane, dikkat çekici şekliyle büyük binadan ayrılıyordu. Kimilerinin söylediği gibi, katlı bir pastaya benzeyen sekiz kenarlı yapı, düz bir beyaz çatıya doğru yükselen üç kattan oluşuyordu.
"Langdon sekizgen şeklin estetikle değil, sembolizmle ilgisi olduğunu biliyordu. Hristiyanlıkta sekiz rakamı, yeniden doğuşu, ve yeniden yaratılışı temsil ediyordu. Sekizgen, Tanrı'nın cennet ve cehennemi yarattığı altı günü, Sebt için bir günü ve Hristiyanların vaftizle 'yeniden doğdukları' veya 'yeniden yaratıldıkları' sekizinci günü temsil eden bir hatırlatmaydı."
"Vaftizhanenin mozaikleri o kadar muhteşemdiler ki, eski insanlar buranın tavanının cennete benzediğini söylemişlerdi."
Bu da başka bir açıdan görüntüsü, gerçekten de muhteşem...
Vaftizhane ile ilgili sayfa 300'den sonra birkaç bilgi daha var... Ekleyeceğim...
Sayfa 294
Lorenzo Ghiberti - Cennetin Kapıları
"Yaklaşık beş metre yüksekliğindeki bronz kapıları yapmak Lorenzo Ghiberti'nin yirmi yılını almıştı. Üzerlerinde kutsal kitaptan figürlerin bulunduğu on panoyla öylesine kaliteli şekilde süslenmişlerdi ki, Giorgio Vasari kapılar için "Her yönden inkar edilemeyecek kadar kusursuz ve şimdiye kadar yapılmış en muhteşem sanat eseri," demişti.
Ancak kapıların günümüze kadar gelen bir takma isim kazanmasına Michelangelo'nun coşkulu övgüsü neden olmuştu. Michelangelo, kapılara çok uygun düşen bir isim vermiş, onlara Cennetin Kapıları demişti."
Kapı, Floransa'nın vebayı atlatması üzerine tanrıya olan şükürlerin sunulması için adak olarak sipariş edilmiş. (Sayfa 296'dan bir bilgi)
Resmin üzerine tıklayıp bakınız lütfen, görüntü büyüyecek ve gerçekten de muhteşem bir görüntüyle karşı karşıya kalacaksınız.
"Ghiberti'nin parıldayan Cennetin Kapıları, her biri Eski Ahit'teki farklı bir önemli sahneyi betimleyen on tane kare panelden oluşuyordu. Cennet Bahçesi'nden Musa'ya ve Süleyman Mabedi'ne kadar değişen Ghiberti'nin heykel anlatımı, her bir beş panelden meydana gelen iki dikey sütun üzerinde gözler önüne seriliyordu."
Günümüzde Cennetin Kapıları'nın orjinali sel, yağma ve kirliliğe maruz kalmaması için Museo dell'Opera del Duomo'da saklanmaktadır. Kapıların başka bir kopyası da Francisko'daki Grace Katedrali'nin ön kapısını oluşturmaktadır.
Museo dell'Opera del Duomo
Francisko'daki Grace Katedrali
Buranın kapısını merak ettim, bakalım bulabilecek miyim?
Evet tabii bulurummmm
Sayfa 300:
San Giovanni Vaftizhanesi Kubbe Deliği ve Pantheon Kubbesi Deliği
"Vaftizhanenin hayli yüksek sekizgen kubbesi, bir uçtan diğerine yirmi dört metreydi.... Kehribar rengi altın yüzey, ortam ışığını bir milyondan fazla smalti camıyla farklı biçimde yansıtıyordu. Smalti'den oluşturulmuş mozaikler, İncil'den sahnelerin betimlendiği, ortak merkezli altı dairenin içine yerleştirilmişti.
Doğal ışık Roma'da bulunan Pantheon'dakine çok benzer bir tepe deliğinden geçerek, üst kısmın parlaklığını iyice vurguluyordu."
Pantheon Kubbesi'nin Deliği
Pantheon
Bu arada ünlü ressam Raphael'in mezarı da Pantheon'un içindedir.
Sayfa 300-301
San Giovanni Vaftizhanesi - İsa Tasviri
"Bakışlarını mozaiğin göbeğine çevirdi. Ana altarın tam üzerinde, kurtarılanlarla lanetlenenlere yargıçlık yapan sekiz metre boyundaki isa tasviri yükseliyordu. Dürüst olanlar İsa'nın sağ tarafında sonsuz hayat ödülünü alıyordu. Sol tarafındaysa günahkarlar taş kesilmiş, kazıklara geçirilmiş ve türlü yaratıklar tarafından yeniyordu."
Sayfa 301:
San Giovanni Vaftizhanesi - Şeytan Tasviri
"Yukarıdaki korkutucu mozaikte boynuzlu bir şeytan, bir insanı kafasından yemeye başlıyordu. Kurbanın şeytanın ağzından sarkan bacakları, Dante'nin Melabolge'sinde bellerine kadar gömülü günahkarların kıvranan bacaklarını çağrıştırıyordu...... Tıpkı Dante'nin Cehennem'inin son kantosunda tasvir ettiği gibi, şeytanın üç başlı olduğu izlenimini vererek, kulaklarından dışarı kıvrılan iki koca yılan da günahkarları yiyordu. "
Sayfa 301:
İlahi Komedya - Üç Başlı Şeytan Tasviri
"Langdon hafızasını zorlayarak Dante'nin tasvirinden parçalar hatırlamaya çalıştı.
Altı gözünün altısıyla birden ağlıyor ve yaşlar kanlı bir salyayla birlikte, üç çenesinden aşağı süzülüyordu. Ağızlarının her birinde, değirmende çeker gibi, dişlerinin arasında bir günahkarı öğütüyor, böylece üç günahkara aynı zamanda işkence yapıyordu."
Sayfa 302:
"Hemen bakışlarını vaftizhanenin ikinci kattaki balkonuna indirdi. Önceleri kadınların buradan sadece vaftiz izlemelerine izin verilirdi. Ardından adeta bir mumya veya sihirbaz numarasına katılan bir oyuncu gibi yukarıda duran Antipapa XXIII. Johannes'in huzur içinde yattığı mezarına baktı."
Sayfa 302:
"Son olarak bakışları, pek çoklarının ortaçağ astronomisi dikkate alınarak yapıldığına inandığı süslü karo zamnine ulaştı. Siyah beyaz karoları takip ederek desenin tam ortasını buldu."
"İşte burası."
Sienna tedirgin bir ifadeyle Langdon'un işaret ettiği yere, zeminin merkezine baktı. 'Ama... burada hiçbir şey yok'
Langdon, 'Artık yok,' diye karşılık verdi.
Geriye sadece kırmızımsı kahverengi, sekizgen bir döşeme kalmıştı. Alışılmadık kadar sade bu sekiz kenarlı alanın çok daha süslü tasarlanmış zemininin desenini kapattığı anlaşılıyordu.Şimdiki hali, geniş, yamalı bir deliği andırıyordu ki zaten tam olarak da öyleydi."
Dante'nin de vaftiz olduğu orijinal vaftiz yeri kilisenin ortasındaki insanların durduğu sekizgen döşemenin olduğu kısımdır.
Sayfa 303:
Süslü bir kapının arkasındaki yükseltilmiş platformun üstünde, küçük bir sunağı veya servis masasını andıran, oyma mermerden altıgen bir heykel ayaklığı duruyordu. Yüzeyi öylesine detaylı işlenmişti ki, sedeften yapılmış bir kameo kabartmayı andırıyordu. Mermer ayaklığın üzerinde, yaklaşık doksan santim çapında cilalı, ahşap bir tabla vardı...."
"Evet, bu bir sunak veya masa değil. Cilalı ahşaptan yapılma tabla aslında bir kapaktı ve derin bir bölümün üstünü örtüyordu.
Sienna; "Vaftiz kurnası mı?" diye sordu.
Langdon başını salladı. "Dante bugün yaşıyor olsaydı, işte tam da bu kurnada vaftiz edilirdi...."
"Kapağı kenarlarından sıkıca tuttu ve tek tarafından kaldırıp dikkatle kaydırarak kurnanın yanına yere bıraktı. Sonra, altmış santim genişliğindeki karanlık ve derin boşluğu inceledi."
Sayfa 310:
"Langdon slayt slayt ilerleyerek üç başlı şeytanın resmedildiği çeşitli sanat eserlerini gösterdi; Botticelli'nin Mappa'sı, Floransa Vaftizhanesi'ndeki Mozaik ve Andrea di Cione'nin, kürküne kurbanlarının kırmızı kanı bulaşmış olan korkunç siyah şeytan.
Botticelli'nin Mappa'sındaki üç başlı şeytan figürü
Floransa Vaftizhanesi'ndeki Mozaik
Yukarıda daha ayrıntılı hali var hatırlayacaksınız yine de küçük bir tane ekleyeyim.
Andrea di Cione'nin, kürküne kurbanlarının kırmızı kanı bulaşmış olan korkunç siyah şeytanı
(Tam olarak burada bahsedilen resmi bulamadım ama şimdilik kafamızda bir fikir oluşması için Cione'nin siyahi şeytanınına ait bir fresk ekleyeceğim.
Sayfa 310:
"Bu Domenico di Michelino'nun Floransa'nın duvarları dışında duran kırmızı cüppeli Dante'yi resmettiği tabloydu. "Eğer dikkatlice bakarsanız... o yıldızları görebilirsiniz."
Sayfa 311:
"Langdon, Michelino tablosunu gösterdi. Ufukta Dante'nin arkasında gökyüzüne doğru yükselen koni şeklinde bir dağ görünüyordu. İnce bir patika dağın etrafında gittikçe daralan bir şekilde dokuz kez dönerek tepeye doğru çıkıyordu. Çıplak figürler yolda çeşitli kefaretler ödeyerek acı içinde tepeye tırmanmaya çalışıyorlardı.
Langdon, işte karşınızda Araf Dağı diye belirtti ve ne yazık ki bu yorucu, dokuz daireli tırmanış, cehennemin derinliklerinden cennetin nuruna çıkan tek yoldur. "
(Bu resimden daha önceki sayfalarda da bahsedilmişti ama yine de buraya ekleyeceğim çünkü birkaç sayfa ayrıntılı bir şekilde bu resimden bahsediyor)
"Langdon slayt slayt ilerleyerek üç başlı şeytanın resmedildiği çeşitli sanat eserlerini gösterdi; Botticelli'nin Mappa'sı, Floransa Vaftizhanesi'ndeki Mozaik ve Andrea di Cione'nin, kürküne kurbanlarının kırmızı kanı bulaşmış olan korkunç siyah şeytan.
Botticelli'nin Mappa'sındaki üç başlı şeytan figürü
Floransa Vaftizhanesi'ndeki Mozaik
Yukarıda daha ayrıntılı hali var hatırlayacaksınız yine de küçük bir tane ekleyeyim.
Andrea di Cione'nin, kürküne kurbanlarının kırmızı kanı bulaşmış olan korkunç siyah şeytanı
(Tam olarak burada bahsedilen resmi bulamadım ama şimdilik kafamızda bir fikir oluşması için Cione'nin siyahi şeytanınına ait bir fresk ekleyeceğim.
Sayfa 310:
"Bu Domenico di Michelino'nun Floransa'nın duvarları dışında duran kırmızı cüppeli Dante'yi resmettiği tabloydu. "Eğer dikkatlice bakarsanız... o yıldızları görebilirsiniz."
Sayfa 311:
"Langdon, Michelino tablosunu gösterdi. Ufukta Dante'nin arkasında gökyüzüne doğru yükselen koni şeklinde bir dağ görünüyordu. İnce bir patika dağın etrafında gittikçe daralan bir şekilde dokuz kez dönerek tepeye doğru çıkıyordu. Çıplak figürler yolda çeşitli kefaretler ödeyerek acı içinde tepeye tırmanmaya çalışıyorlardı.
Langdon, işte karşınızda Araf Dağı diye belirtti ve ne yazık ki bu yorucu, dokuz daireli tırmanış, cehennemin derinliklerinden cennetin nuruna çıkan tek yoldur. "
(Bu resimden daha önceki sayfalarda da bahsedilmişti ama yine de buraya ekleyeceğim çünkü birkaç sayfa ayrıntılı bir şekilde bu resimden bahsediyor)
Sayfa 311-312:
"kanatlı bir melek Araf Dağı'nın eteğinde bir tahtın üzerinde oturuyordu. Meleğin ayaklarının dibinde bir sıra tövbekar, günahkar yukarı tırmanma izni bekliyordu. Meleğin elinde uzun bir kılıç vardı ve ucu tuhaf bir şekilde sıranın başındaki insanın yüzüne saplanmış gibi duruyordu....."
"...... Melek kılıcını bu zavallı adamın alnına saplıyormuş gibi görünüyor ama öyle değil. Dante'nin metnine göre arafı koruyan melek, kılıcının ucunu ziyaretçilerin alınlarına birşey yazmak için kullanılır....."
".....Evet P harfi. BU P harfi paccatum u temsil ediyor. Latince günah demek. Ve yedi kez yazılması, Septem Peccata Mortalina'nın sembolüdür. Yani....
Yedi Ölümcül Günah"
Aslında yukarıdaki resimde de görülüyor ama bu resmin arka tarafında kalan Araf Dağı'nın yakınlaştırılmış hali
"kanatlı bir melek Araf Dağı'nın eteğinde bir tahtın üzerinde oturuyordu. Meleğin ayaklarının dibinde bir sıra tövbekar, günahkar yukarı tırmanma izni bekliyordu. Meleğin elinde uzun bir kılıç vardı ve ucu tuhaf bir şekilde sıranın başındaki insanın yüzüne saplanmış gibi duruyordu....."
"...... Melek kılıcını bu zavallı adamın alnına saplıyormuş gibi görünüyor ama öyle değil. Dante'nin metnine göre arafı koruyan melek, kılıcının ucunu ziyaretçilerin alınlarına birşey yazmak için kullanılır....."
".....Evet P harfi. BU P harfi paccatum u temsil ediyor. Latince günah demek. Ve yedi kez yazılması, Septem Peccata Mortalina'nın sembolüdür. Yani....
Yedi Ölümcül Günah"
Aslında yukarıdaki resimde de görülüyor ama bu resmin arka tarafında kalan Araf Dağı'nın yakınlaştırılmış hali
Sayfa 318:
"Langdon'un içindeki simgebilim uzmanı anında bu spirali fark etti. Arşimet Spirali"
Sayfa 320'deki Khtonik canavarlarla ilgili bilgiyi 348. sayfadaki bilgiyle birleştirip vereceğim. Şimdilik geçiyorum bu konuyu...
Sayfa 330:
".... kiralanmış bir fiat sedan, Duoma Meydanı'nı geride bırakıp Floransa'daki Santa Maria Novella Tren İstasyonu'na doğru Via dei Panzani'de hızla kuzeye ilerliyordu.
Sayfa 330:
"Tren istasyonuna yaklaşırken, Langdon'un her yıl katıldığı sanat konferansı etkinliklerine ev sahipliği yapan Grand Hotel Bagliani'yi geçtiler."
Sayfa 330:
Sayfa 333'teki Lapis Lazuli taşı hakkında Sayfa 337'de tekrar bahsedileceğinden konu ile ilgili bilgiler ve fotoğrafları orada aktaracağım.
Sayfa 334:
"Langdon "Botticelli'nin Mappa dell İnferno'su," dedi. Dante'nin Cehennem'inden ilham almış."
"..... Sinskey resmin, Venüs'ün Doğuşu ve Primavera şaheserleriyle tanınan Botticelli'ye ait olduğunu öğrenince şaşırmıştı."
La Primavera
Sayfa 334:
Biblioteca Apostolica
"..... bu durumda aramamız gereken yer Vatikan'daki Biblioteca Apostolica."
Vatikan Kütüphanesi filoloji ve tarih alanları ile geriye dönük olarak teoloji, hukuk bilimi ve fen bilimleri alanlarında uzmanlaşmıştır ve dünyada bulunan en ünlü araştırma kütüphanelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Roma kilisesinin önemli evraklarının saklandığı yer ve aynı zamanda kütüphane ve arşiv olarak hizmet veren kütüphanenin tarihi dördüncü yüzyıldan beri kayıtlıdır. Kütüphaneye serbest erişim hakkı üniversitelerin ve yüksek okulların doçentlerine ve asistanlarına, doktora çalışmalarını hazırlayan akademisyenlere, bu kütüphanede bulunan malzeme üzerinde çalışmasının gerekli olduğu belgelenmiş olan öğrenciler ile sahip oldukları yetkinlikler, ilgili bilimsel yayınlarla kanıtlanmış olan bilim insanlarına tanınmaktadır.
Sayfa 337:
"Ezeli düşmanının Vecchio Sarayı'nın üç blok ötede ölüme atlamış olması tesadüf olamazdı."
Sayfa 337:
"Daha önce size nazarlığımı gösterdiğimde ve onun hekimliğin simgesi olan yılanlı asa olduğunu söylediğimde duraksadınız...."
"........Bir önemi yok ama nazarlığınızın tıbbın eski bir simgesi olduğunu söylediniz ki bu doğru. Ama ona caduceus diyerek çok yaygın bir hata yaptınız. Caduceus'ta asanın üzerinde iki yılan ve tepesinde de kanatlar vardır. Sizin nazarlığınızda bir tane yılan var ve kanatları yok. Sizin sembolünüzün ismi..."
"Asklepios'un Asası"
Burada sayfa 333'te de bahsedilen Doktor Sinskey'in taktığı ve kitabın başından beri adı geçen mavi nazarlık kolye hakkında konuşuluyor. Konuşmayı bir hatırlayalım olmadı
"Langdon kadının kolyesine bakarak, 'Güzel bir nazarlık' dedi.'Lapis Lazuli mi?'
Sinskey başını evet anlamında sallayıp, dikey duran bir asaya sarılı yılan şeklinde kesilmiş taş nazarlığa baktı. 'Tıbbın sembolü; caduceus. Ama bunu bildiğinize zaten eminim."
Lapis Lazuli Taşı
Lapis lazuli taşı özellikle Antik Mısır'da Firavunlar tarafından çok önem verilen kıymetli bir taştır. Mavinin taşı ya da gökyüzünün taşı anlamına gelmektedir. Taşın ruhu günah, kıskançlık ve korkudan arındırdığına inanılırdı.
Caduceus
Asklepios'un Asası
Sayfa 344:
Dükalar Sarayı ve San Marco Bazilikası
"Bildiğiniz gibi Venedik'te turistleri çeken iki önemli yer bulunur. Bu mekanlar dükalar tarafından yine dükalar için yaptırılmıştır. pek çoğunun mezarı oradadır. "
Dükler Sarayı (Palazzo Ducale) - Dükalar Sarayı
San Marko Bazilikası
Sayfa 346:
İskenderiye Kütüphanesi (Biblioteca Alexandria - La Biblioteca di Alessandria)
"İlk mouseion, İsa'nın doğumundan yüzyıllar önce Batlamyus tarafından İskenderiye Kütüphanesi'nde yapılmıştı. Daha sonra dünyanın çeşitli yerlerinde yüzlercesi yapıldı."
İskenderiye Kütüphanesi, MÖ 3. yüzyılın başlarında Mısır'ın İskenderiye kentinde Ptolemaios hanedanı tarafından kurulmuş olan antik kütüphanedir. Eski kaynaklar, burada 150 bin cilt el yazması eserin toplandığını kaydeder. Kütüphanenin varlığını 4. yüzyıla kadar sürdürdüğü bilinmektedir.
Kütüphanenin Sezar tarafından, İskenderiye'yi kuşattığı sırada yok edildiği görüşü çeşitli tarihi eserlerde yer almaktadır. Sezar'ın kuşatmasında sadece bir bölümünün zarar görmüş veya yıkılmış olduğu da düşünülmektedir. Yakılan İskenderiye kütüphanesinin bulunduğu alanda Yeni İskenderiye Kütüphanesi yapılmış ve 2002 yılında hizmete açılmıştır. (Vikipedi)
2002 yılında yeni açılan İskenderiye Kütüphanesi
Sayfa 346:
"Langdon zaten Venedik'in en ünlü müzelerini aklından geçirmeye başlamıştı. Akademi Galerisi, Ca'Rezzonico, Grassi Sarayı, Peggy Guggenheim Koleksiyonu. Correr Müzesi. Ne var ki hiçbiri tarife uymuyordu."
Akademi Galerisi
Ca'Rezzonico
Grassi Sarayı
Peggy Guggenheim Koleksiyonu (Palazzo Venier dei Leoni)
Peggy Guggenheim ABD'li bir sanat koleksiyoncusudur. Guggenheim sülalesinden gelmektedir. Evi, koleksiyon merakı neticesinde biriktirdiği eşyalarla birlikte müzeye dönüştürülmüştür. Peggy Guggenheim Koleksiyonu ya da müzesi şu an 20. yüzyıl Avrupa ve Amerikan sanatı ile ilgili en önemli müzedir.
Correr Müzesi
Sayfa 348:
Aslında kelimenin efsanelerle ve canavarlarla ilgili daha derin bir tarihi var. Mitolojideki tüm tanrılara ve canavarlara "khitonik" denir. Mesela Erinye'lere, Hekate ve Medusa'ya bu isimler verilir çünkü yerin altında yaşarlar ve cehennemle bağlantıları vardır.
Hatırlarsanız sayfa 320'de Khitonikler konusundan şöyle bahsedilmişti.
"Batık sayarın derinliklerine in, orada kranlığın içinde bekler Khtonik canavar."
"....Khitonik.....kh harfi okunmaz..... yer altında yaşayan canavar demek."
"Batık sayarın derinliklerine in, orada kranlığın içinde bekler Khtonik canavar."
"....Khitonik.....kh harfi okunmaz..... yer altında yaşayan canavar demek."
Erinye’ler başkalarına zarar verecek şekilde haklarının dışına çıkan herkesi, insan veya ilah olduklarına bakmadan, evrendeki düzenin korunması için, merhametsizce cezalandıran ilaheler olarak tanımlanır.
Hekate, ay ve gece ile ilişkilendirilmiş bakire tanrıçadır. Ay ve gecenin dışında ölüler,yeraltı ve büyücülük ile ilişkilendirilmiştir. Korkuyla karışık bir saygı uyandırır. Mitolojide çok ön planda olmayan Hekate'ye, özellikle erken hristiyanlık döneminde bir çok olumsuz anlam yüklenmiştir. Günümüzde Neopaganizmde sevilen bir tanrıçadır.
Medusa
Heykel, Bernini tarafından yapılmıştır.
Sayfa 360:
"Donup kalıyorum. Far ışığına yakalanmış bir tavşan gibi baktığımın farkındayım."
Far ışığına yakalanmış tavşan sözcüğü İngilizce'deki "Like a Rabbit in the headlights" deyiminden ileri gelmektedir. Tavşanlar araba farının ışığıyla direkt karşı karşıya kalınca donakalırlar ve hareket edemezler. Bu söz önemli kararlar verileceği bir noktada tüm dikkat kişinin üzerindeyken donup, hareket edememesi durumunda kullanılır.
Yeri gelmişken Unkle albümündeki Thom Yorke ve DJ Shadow ortak çalışması olan Rabbit in Your Headlights şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim. Bu şarkıyı ama özellikle de klibini ben çoook severim. Ömrümde izlediğim en iyi kliplerden birisi olduğunu düşünmüşümdür her zaman.
Sayfa 360:
"Zobrist, 'Transhümanizmin insanlığın uzun süreli hayatta kalması için tek umut olduğuna inanıyorum.' diyor. Gömleğinin yakasını açıp, herkese omzundaki "H" dövmesini gösteriyor. Gördüğünüz gibi, kendimi bu konuya tamamıyla adadım."
Transhümanizm geçiş insanı veya insanoğlunun iyileştirilmesi anlamına gelmektedir. Bilim ve teknolojiyi insanın arzu edilmeyen sakatlık, acı çekme, hastalık, yaşlanma ve istenmeyen ölüm gibi bir takım hallerinin üstesinden gelebilmek için değerlendirilir. Sembolü >H veya H+ şeklindedir.
Transhümanistlerin robot-insan hayali!
Konuyla ilgili olarak;
Sayfa 366:
"Sinskeyi bir kalem çıkarıp Zobrist'in fotoğrafının altına yazmaya başladı: Bir H harfi ve ardından gelen bir artı işareti. "Siz simgeleri iyi tanıyorsunuz," dedi. "Bunu tanıdınız mı?"
H+
Başını hafifçe sallayan Langdon, "H artı" diye fısıldadı. "Elbette, birkaç yaz önce kampüsün her yerine asılmıştı. Ben de bir tür kimya konferansı olduğunu sanmıştım."
Sinskey, kendi kendine güldü. "Hayır, bu dünyanın en büyük transhümanizm toplantısı olan 2010 Hümanite Artı zirvesi için kullanılan simgeydi"
Bahsedilen afiş bu olsa gerek:
Sayfa 367:
"Langdon, öjenik gibi bir şey." diyerek karşılık verdi.
Sayfa 366 ve 367'yi konuyla ilgili olduğundan buraya bağladım. Sayfa 361'den devam ediyorum. Devam ediyorum.
Sayfa 361:
"Badia Kulesi'nden atlarken oradaydım.
Onu son gören gözler benimkilerdi."
Fark ettim ki o kadar adı geçiyor ama filmi izlemediysek bir çoğumuzun nasıl bir şey olduğunu bilmediğimiz Robert Langdon'un giydiği "Harris Tweed" ceketinden her fırsatta bahsediliyor. E o zaman ekleyelim madem...
Şu cekete Harris Tweed diyorlarmış:
Filmlerde Robert Langdon üzerindekini ararken fark ettim ki aslında kitabımızın yazarı Dan Brown da bu ceketlerden giyiyor sanırım yani ben benzettim ve doğru benzettiğimi düşünüyorum
Bu da Robert Langdon'ı Tom Hanks'in oynadığı Melekler ve Şeytanlar filminden bir sahne... Tabii ki Robert Langdon ve üzerindeki Harris Tweed ceketiyle
Sayfa 371:
"Venedik'in Santa Lucia Tren İstasyonu gri taş ve betondan yapılma zarif bir yapıydı. Modern, minimalist bir tasarımı vardı. Devlet Demir Yolları Ferrovie dello Stato'nun FS harfli kanatlı sembolü dışında dış cephesinde hiçbir işaret yoktu."
Biraz daha yakından bakarsak logoyu da görebiliriz.
Sayfa 372:
"Kanala bir taş atımlık mesafede San Simeone Piccolo'nun bakır kubbesi gökyüzüne doğru yükseliyordu. Avrupa'nın mimari açıdan en eklektik kiliselerinden biriydi. Sıra dışı dik kubbesi ve daire şeklinde ibadethanesi Bizans stilindeydi. Mermer sütunlu giriş, Roma'nın Pantheon'undaki klasik Yunan mimarisinden resmeden mermer bir rölyef alınlık vardı.
San Simeone Piccolo
Sayfa 372:
Büyük Kanal
"Langdon hızlanarak onlara yetişti. Mimariye hayran biri olarak Büyük Kanal'da bir gezintiyi aceleye getirmek onun için akıl almaz bir şeydi.
Sayfa 373:
"Prosecco? Limoncello? Şampanya?
Prosecco Kuzeydoğu İtalya'da üretilen bir köpüren şaraptır.
Limoncello, İtalya'da bizim türk kahvesi gibi yemeklerin üzerine shot yapılarak içilen, hazmı kolaylaştıran limonlu bir likördür. Tadını limonatanın içine karıştırılmış alkol gibi düşünün, tam karşılıyor. İtalya'dan gelirken şaraptan sonra alınabilecek en ideal hediyelik eşyadır.
Sayfa 373:
"....büyük aracıyla gondolların arasında manevralar yaparken, zarif siyah araçları dümen suyunda aşağı yukarı inip çıkan çizgili tişörtlü gondolieri'ler ona yumruklarını salladılar.
Gondol sürücülerinin üzerine giydikleri bu çizgili tişörtler gondolier olarak bilinir.
Sayfa 373:
"Ponte degli Scalzi'nin zarif genişliğinin altında hızlanırken Langdon kıyıdaki tenteli restoranlardan yayılan yerel seppie al nero'nun kendi mürekkebiyle pişen kalamarın nefis kokusunu aldı. Kanaldaki bir virajı döndüklerinde muazzam kubbeli San Geremia Kilisesi'ni gördüler. "
Ponte degli Scalzi
Seppie al Nero
San Geremia Kilisesi
San Geremia Kilisesi'nin kubbesine yakından bakalım:
Sayfa 373:
"Langdon kilisenin yan tafafındaki yazıdan azizenin ismini okuyarak, "Azize Lucia" dedi. "Körlerin kemikleri."
"..... Kiliseyi gösterdi. 'Yazıyı görüyor musun? Azize Lucia buraya gömülmüş...... Ve birden Azize Lucia'nın körlerin koruyucu azizi olduğu aklıma geldi."
Sayfa 374:
Langdon bir tabakta kendi gözlerini taşıyan Azize Lucia'yı resmeden yirmi kadar ünlü ressamı düşünerek, "Tanrı'nın işine akıl sır ermez," dedi.
Cümlede bahsedilen resimlerden bazıları şunlar:
Sayfa 376:
"Dante'nin Cehennem'de Azize Lucia'dan belirgin bir şekilde bahsettiğini hatırlayan Langdon, "Büyük ihtimalle," dedi. Lucia,Dante'nin yeraltı dünyasından kaçmasına yardım etmek için Vergillius'u çağıran kutsanmış üç kadından -le tre donne benedette- biriydi. Diğer iki kadın Bakire Meryem ve Dante'nin Beatrice'sidir ve Dante, Lucia'yı bunların arasında en yüksek mertebeye koymuştur. "
William Blake
St. Lucy Carrying Dante (Azize Lucia Dante'yi taşıyor)
St. Lucy Carrying Dante (Azize Lucia Dante'yi taşıyor)
Sayfa 377:
Casino Di Venezia
"Langdon kumarhanenin afişindeki kelimeleri hiçbir zaman tam olarak anlayamamıştı ama Rönesans stili muhteşem saray, Venedik manzarasının on altıncı yüzyıldan beri bir parçasıydı. Bir zamanlar şahsa ait bir malikane olan bu yer artık smokinle girilen bir kumarhaneydi. Burası besteci Richard Wagner'in 1883'te Parsifal operasını besteledikten kısa bir süre sonra kalp krizi geçirip öldüğü yerdi."
Sayfa 377:
Ca'pesaro Galleria Internatzionale D'arte Moderna: Uluslararası Modern Sanat Müzesi
"Kumarhanenin arkasında, barok stili rustik dış cephenin üzerinde daha da büyük koyu mavi bir pankart asılıydı. Üzerinde CA'PESARO: GALLERIA INTERNATZIONALE D'ARTE MODERNA (Uluslararası Modern Sanat Müzesi) yazıyordu."
Sayfa 377:
Öpücük - Gustav Klimt
"Yıllar önce Langdon içeri girmiş ve Gustav Klimt'in Viyana'dan ödünç olarak getirtilen Öpücük adlı başyapıtını görmüştü. Klimt'in birbirine sarılmış iki sevgilinin altın varaklı büyüleyici yorumu, sanatçının eserlerine tutku duymasına neden olmuş ve Langdon Venedik'in Ca'Pesaro Müzasi'nin modern sanata olan tutkusunu ateşleyen yer olduğuna inanmıştı."
Sayfa 378:
Rialto Köprüsü
"İleride ünlü Rialto Köprüsü duruyordu. San Marco Meydanı'na giden yolu yarılamışlardı. Köprüye yaklaştıklarında Langdon başını kaldırıp yukarı baktı ve melankolik bir yüz ifadesiyle parmaklıklardan aşağı bakan yalnız figürü gördü."
Sayfa 379:
Dogana di Mare (Deniz Gümrüğü)
Bahsedilen rüzgar gülüne detaylı bakmak istersek
"Günümüzde bu gözcü kulesinin tepesine, devasa altın rengi kaide üzeride, rüzgarla yön değiştiren kolları denizcilere kaderin bilinmezliğini hatırlatan kader tanrıçası şeklindeki bir rüzgar gülü yerleştirilmiştir."
Sayfa 380:
"Gondolun üzerindeki tek metal budur. Ferro di prua denir: Pruva demiri. Venedik'in bir resmidir. "
"Ferro'nun kıvrımlı şekli Büyük Kanal'ı, altı dişi Venedik'teki altı sestieri'yi veya bölgeyi, uzun bıçağıysa Venedik dükasının miğferini temsil ediyordu."
Venedik bahsedildiği gibi 6 bölgeye ayrılıyormuş.
Sayfa 381:
"Batma eğilimi yüzünden yüksek binaların inşa edilmediği şehirdeki yüksek yapı olan San Marco Çan Kulesi, Venedik'in kanallar ve geçitler labirentine girenlere yol gösterici bir işaret kulesi işlevi görüyordu,..."
San Marco Çan Kulesi
"Venedik'e gelen ziyaretçiler, şehrin essiz havasını pek çok nefes kesici mahalde soluyabilirdi ama Langdon'un en sevdiği yer Riva degli Schiavoni'ydi."
Riva degli Schiavoni
Sayfa 383:
Sospiri Köprüsü
"... Venedik'in en ünlü köprülerinden biridir." Kitapta da bahsedildiği üzere aynı zamanda Ahlar Köprüsü olarak da biliniyor. Langdon'un bahsettiği film ise
Filmi merak edenler için detaylı bilgi
Sayfa 384:
"Maurizio, kendi bindikleri limo palamar yerine yaklaşırken, oradan ayrılmakta olan gondolcuya seslendi. San Marco Meydanı ile Dükalar Sarayı'na yüz metre mesafedeki Hotel Danieli'nin önünde yer bulmuştu." Otelin resmini özellikle paylaşmak istedim çünkü sol tarafta maskeleri satan tezgaha bakarsanız Langdon'un sonraki sayfalarda bahsettiği maskeler sanırım bunlar, en alttakiler veba hekimi maskelerini olsa gerek.
Sayfa 386:
"Yıllar önce tıp fakültesindeyken nişanlısıyla birlikte Venedik'e gelmiş ve Murano Cam Müzesi'ni ziyaret etmişti."
Murano Cam Müzesi (Museo del Vetro)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder